Kadında Kısırlık Nedenleri

Kadında kısırlık nedenleri temelde 5 grup altında toplanır: Yumurtlama sorunları, Tüp sorunları, Rahime ait sorunlar, Bağışıklık sistemine ait sorunlar, Açıklanamayan kısırlık.
Yumurtlama sorunları: Yumurtlama sorunlarını 3 grup ta inceleyebiliriz.
- Hipogonadtropik hipogonadism adı verilen klinik tablo beyinden salgılanıp yumurtalıkları idare eden hormonların yetersiz olmasından kaynaklanan bir durumdur. Tedavisinde beyinden salgılanan hormonların enjeksiyonlar ile yerine konması gerekir. Bu kadınlarda tedavi öncesinde bir beyin MR’ı çekilmesi ve prolaktin ölçümleri yapılması gereklidir.
- Hipergonadotropik hipogonadism olarak adlandırılan ikinci tabloda ise yumurtalık içindeki yumurtaların erken tükenmesine bağlı olan durumdur. Halk arasında erken menopoz olarak da bilinir. çocuk sahibi olabilmek için bilinen bir tedavisi yoktur. Ancak yumurta bağışı ile gebe kalınabilir.
- Kadınlarda en sık rastlanan yumurtlama sorunu polikistik over sendromudur. Nedeni tam olarak bilinmez. Yumurtalıklarda gelişmeye başlamış ama gelişme potansiyelini tamamlayamamış preantral folikül dediğimiz yapıların çevresel dizilimi ve aşırı erkeklik hormonu salgılayan stroma adı verilen tabakanın kalınlaşması ile karakterizedir. Polikistik over sendromunun, kız çocuğunun anne karnında olduğu dönemden itibaren beyindeki hormonların birtakım faktörler nedeni ile yanlış programlanması sonucunda ortaya çıkabileceği söylenirken, yanlış beslenme, aşırı kilo alma gibi problemlerinde hastalığı tetikleyebileceği ifade edilmiştir. Ancak hastalık tipik olarak genç kızlarda ve genellikle ergenlik döneminde ortaya çıkar. Polikistik over sendromlu kızlar genellikle şişmandır, tüylenme ve saçlarda dökülme ve sivilceleşme söz konusudur. Menopoza kadar düzelmeyen bir hastalıktır. Hastalığı ortadan kaldıracak bir tedavi yöntemi yoktur. Tedavi belirtilere yöneliktir. Bir kadının polikistik over sendromu hastalığından kurtulabilmesi için yumurtalıkların ikisini de alınması gerekir. Bu durum çok özel bazı durumlar dışında söz konusu olamayacağından, hastalığın semptomları tedavi edilmelidir. Hastanın tedavisindeki en önemli ve birinci basamak kilonun kontrol altına alınması ve kilo verdirilmesidir. Polikistik over sendromlu kadınlar biraz daha zor kilo verirler.


TEŞHİS
Teşhis sürecimiz, hastalarımızın sağlık durumlarını anlamak ve en uygun tedavi yöntemlerini belirlemek için kritik bir adımdır. En gelişmiş tıbbi cihazlar ve teknolojiler kullanılarak yapılan kapsamlı değerlendirmeler, hastalıkların erken evrelerde tespit edilmesini sağlar. Ultrasonografiden genetik testlere kadar çeşitli tanı araçları, her hastanın özel sağlık gereksinimlerine göre titizlikle seçilir ve uygulanır.

TANI
Tanı, teşhis sürecinde elde edilen bulguların değerlendirilmesiyle gerçekleştirilir. Hastalarımızın semptomları ve teşhis sonuçları, deneyimli sağlık profesyonellerimiz tarafından incelenir ve değerlendirilir. Bu süreç, hastalığın doğru bir şekilde anlaşılmasını ve buna yönelik en etkili tedavi stratejisinin belirlenmesini sağlar. Her tanı, hastanın genel sağlık durumu, yaşam tarzı ve öncelikleri göz önünde bulundurularak kişiselleştirilir.

TEDAVİ
En modern tedavi yöntemlerini, yenilikçi ilaçları ve teknikleri kullanarak hastalarımıza uygularız. Tedavi sürecimiz, hastaların ihtiyaçlarına göre dinamik olarak ayarlanır ve sürekli bir iyileştirme ve değerlendirme süreci içerir. Amacımız, etkili sonuçlar elde etmek ve hastalarımızın sağlık durumlarında kalıcı iyileşmeler sağlamaktır. Tüp bebek ve cerrahi müdahaleler merkezimizde sunulan başlıca tedavi seçeneklerinden sadece birkaçıdır.
Bir hormonal hastalığa bağlı kilo alımı söz konusu ise, diyetlerin buna yönelik olarak programlaması gerekir. Özellikle kadınlarda polikistik over sendromu aşırı kilo alımı ile ilgili olduğu için, özellikle araştırılması ve buna yönelik olarak bir takım tedavilerin uygulanması önemlidir.
Kadınlardaki kilo alımı ve yağlanmayı biz ikiye ayırabiliriz. Bunlardan ilki erkek tipi olarak tabir edilen, kilo alımının karın çevresi ve üst gövdede olması, bacakların ve kalçaların ise ince olması durumudur. İkinci tür kilo alımı tipi ise kadın tipi olarak tabir edilen kalçalarda ve bacaklarda olan şişmanlıktır, gövde incedir. Kozmetik olarak bakıldığı zaman erkek tipi obezitenin gizlenmesi daha basit olmasına rağmen, beraberinde getirdiği sağlık sorunları açısından daha kötüdür. Çünkü erkek tipi olan bu yağlanma yüksek kolesterol oranları ile seyreder. Polikistik over sendromlu kadınlarda kilo alımı erkek tipindedir.
Polikistik over sendromunun bulgularından biri de cilt değişlikleridir. Bunlar saç dökülmesi, yağlanma, sivilcelenme gibi şikayetlerdir. Bu cilt değişikliklerinin tedavisinde anti-adrojenler (erkeklik hormonlarını baskılayan ilaçlar) kullanılması gerekir. Polikistik over sendromunun diğer bir bulgusu ise yumurtlamanın seyrek veya hiç olmamasına bağlı adet düzensizliği ve gebe kalmanın engellenmesidir. Henüz evlenmemiş veya çocuk sahibi olmak istemeyen kadınlarda bu adetler doğum kontrol hapları ile düzenlenebilir. Ancak çocuk sahibi olmak isteyen kadınlarda, yumurtlamayı uyarıcı ilaçların kullanılması gerekir.
Polikistik over sendromlu kadınlar uzun vadede birkaç yönden risk altındadırlar. Bunlardan bir tanesi kan yağlarının yüksek olmasına bağlı olarak bu kadınlarda ilerleyen yaşlarda koroner damar hastalıklarına yakalanma riskinin normal topluma göre çok daha yüksek olmasıdır. Ayrıca polikistik over sendromlu kadınlarda memede ve rahim içi tabakasında kanser oluşumu daha fazla görülmektedir. Ayrıca gebe kaldıklarında yüksek tansiyon ve gebelikteki gizli şekerin ortaya çıkma olasılığı daha yüksektir. Polikistik over sendromlu kadınlarda aynı zamanda menopozdan sonraki dönemlerde şeker hastası olma riski daha yüksektir. Dolayısıyla hastalığın uzun vadeli etkilerinin de göz önüne alınması önemlidir. Bütün bu uzun vadeli riskler kilonun kontrol altına alınması, kilo kaybı ve doğru beslenme ile en aza indirgenebilir.
Tüp Tıkanıklıkları:
Tüpler genellikle üç nedene bağlı olarak tıkanır.
- Enfeksiyonlar:Enfeksiyonların neredeyse tamamı ise cinsel yolla bulaşan mikroplar ile olur. Bu mikroplardan en önemlileri gonore (bel soğukluğu) ve klamidyadır. Türkiye de diğer bir önemli etken ise tüberkülozdur (verem hastalığı). Tüberküloz mikrobu solunum yolu ile alındıktan sonra akciğerlere yerleşir ve buradan kan yolu ile tüplere gelerek tüpleri tahrip eder.
- Geçirilmiş karın içi cerrahi müdaheleler: Geçirilmiş cerrahi müdahaleler (myom veya kist alınması veya endometriosis cerrahisi) sonucunda da tüpler tıkanabilir veya tüp-yumurtalık ilişkisi bozulabilir. çocuk sahibi olan kadınların aile planlaması yöntemi olarak tüp bağlanmasını seçtiği durumlarda da tüpler tıkalıdır.
- Endometriosis: Tüplerin tıkanmasına yol açan en önemli hastalıklardan biridir.
Tüplerin tıkalı olduğu genlikle HSG adı verilen bir rahim-tüp filmi ile anlaşılır. Tüplerin tıkalı olduğu anlaşıldıktan sonra tıkanıklık rahime bitişik bölgede ise doğrudan tüp bebek yapılması en uygunudur. Mikro cerrahi ile tüpler açılabilse bile bu işlem daha zahmetli olup deneyimli cerrah gerektirir. Tüpler eğer yumurtalığa yakın olan uçlarından tıkalı ise (hidrosalpinks) laparoskopi yapılması gerekir. Laparoskopide tüpler mümkünse açılmalıdır. Eğer bu mümkün olamıyorsa alınmalıdır. Hidrosalpinks şeklinde tıkalı tüplerin mevcudiyeti tüp bebek başarısını azaltmaktadır. Bazı çalışmalarda hidrosalpinksi olan kadınlarda tüp bebek ile gebelik oranları yarı yarıya daha az bulunmuştur.
Endometriosis: Rahim içini döşeyen endometrial hücrelerin rahim dışında yerleşerek üremesidir. Genellikle 25 yaşın üzerindeki kadınlarda görülür. Nedeni tam olarak belli değildir. En fazla rağbet gören teori retrograd menstruasyon teorisidir. Kadınlarda adet kanaması rahim iç tabakasını döşeyen hücrelerin dökülmesi ile olur. Bu hücreler adet kanaması sırasında rahim ağzından vajina yoluyla dışarı atılır. Bu hücrelerin bir kısmı da tüplerden geriye doğru giderek karın boşluğuna dökülür. Genelde bu hücreler vücudun bağışıklık sistemi tarafından yok edilir. Ancak bazı kadınlarda bu mekanizmalar iyi çalışmaz ve endometrial hücreler karın zarı üzerine yerleşerek üremeye başlarlar. Endometriosis hastalığı en çok karın zarını ve yumurtalıkları tutar. Bunun dışında rahim ve kalın barsağın son bölümü olan rektum arasına yerleşerek rektovajinal septum endometriosisini oluşturur. Hastalık genelde ilerleyici bir karakter gösterir ve yaygınlığı ancak laparoskopi ile anlaşılır. Bulguları ağrı, kitle ve kısırlıktır.
Yumurtalık içindeki endometriosis kistlerine endometrioma adı verilir. Endometriomalar kısırlık ile beraber olduğunda laporoskopik olarak alınmaları gerekir. Laparoskopik endometrioma alınmasını takiben ilk 6 ay içinde kadınların yarısının gebe kalması beklenir. Gebe kalamayanlarda ise kadının yaşına bakılarak bir 6 aylık bekleme daha önerilebilir. Yaşın 35’in üzerinde olduğu durumlarda ise çok zaman kaybetmeden tüp bebeğe yönlendirilmelidir. Bazı durumlarda ise ileri derecede anatomi bozulmuş olabilir ve buna bağlı kendiliğinden gebelik şansı verilemez. Endometriosisin ileri derecede yaygın olduğu ve tüp ve yumurtalık ilişkisini bozduğu durumlarda zaman geçirmeden tüp bebek yapmak en uygunudur.
Peritoneal endometriosis diye tabir edilen ve karın zarı üzerindeki endometriosis odaklarının ise tedavisinde laparoskopi ile koterizasyon veya lazer vaporizasyonu işlemleri uygulanabilir. Her iki tekniğin sonuçlar açısından farkı yoktur. Rektovajinal septum endometriosisinde genellikle bu bölgeye yerleşmiş bir nodül bulunur. Ağrılı adet görme, ağrılı ilişki ve ağrılı dışarı çıkma en sık rastlanılan belirtilerdir. Laparoskopi ile nodülün alınması gerekir. Bu ameliyat yüksek teknik deneyim gerektiren ve oldukça zor bir işlemdir. Endometriosis tekrarlayabilen bir hastalıktır. Olguların yarısında cerrahi işlemi takiben hastalık tekrarlayabilir.
Rahime ait nedenler: Rahime ait nedenlerdaha az karşımıza çıkmaktadır. Bunlar rahim içine giden kanalın tıkanıklıkları, rahmin doğuştan yapısal bozuklukları, rahmin içinde gelişen myom ve polipler, rahim içi boşlukta oluşan yapışıklıklar ve bu zarın çeşitli nedenlerle hasar görmesidir. Bu durumlarda histeroskopik düzeltme operasyonları yapmak gereklidir.
Bağışıklık sistemine ait sorunlar: Bunlar genellikle spermlere karşı gelişen antikorlarla oluşur. Bu antikorlar kadın üreme kanallarında spermlerin yok edilmesine veya işlev göremez hale gelmesine neden olur. Fakat bu konu üreme tıbbının en tartışmalı konularındandır. Bu sorunun tanısı ve tedavisi üzerinde henüz bir görüş birliği yoktur. Ama gerçek olgularda tüp bebek tedavisi tek seçenektir.
Açıklanamayan kısırlık: Kısırlık olgularının önemli bir kısmınıda bu grup oluşturur. Bu çiftlerde günümüz bilgi ve teknolojisi ile herhangi bir kısırlık nedeni bulunamaz. Bazı hekimler tarafından bu çiftlerde psikolojik nedenlerin kısırlığa yol açtığı ileri sürülür. Bu görüş ciddi dayanaktan yoksundur. Çünkü şiddet altında tecavüze uğrayan kadınlarda bile rahatlıkla gebelik olabilmektedir. Bugün için bu çiftlerde herhangi bir neden olmadığını düşünmek yerine, mevcut tıbbi bilgi ve teknolojimizin bu çiftlerdeki sorunu anlamaya yeterli olmadığını düşünmek daha doğrudur. Buçiftlerdede tüp bebek tedavisi en iyi seçenektir.